evyapımı,
DerinliTatlar Aşure Tarifi
Malzemeler
Hazırlanışı
Aşure Zamanı Gelmiş...
Bolluk, bereket dolu kaynayan kocaman tencereden evin
içerisine yayılan mutluluktur, huzurdur, Aşure… Birlikteliktir, paylaşımdır
küçücük bir kâsenin içerisinde ağızlarımızı tatlandıran…
Nereden çıkmış, nasıl olmuş, hangi evde pişermiş, kim
dağıtırmış aşureyi J
Birçok hikâyesi, birçok âdeti var yaşanan ve yaşatılan.
Hicri Takvime göre kabul edilen ilk aydır muharrem ayı. İnanışa
göre; büyük tufanda Nuh peygamber ve beraberindekiler muharrem ayının 10. günü
gemiden çıkmışlar. Karınlarını doyurabilmek için de gemi de kalan tüm erzakları
bir kazana koyup pişirmişler. Arapça’ da 10 anlamına gelen Aşere sözcüğü de bu
çok lezzetli yemek ile birlikte günümüze kadar taşınmış.
Annemin tatlı telaşesinden, mutfaktaki hummalı koşuşturmadan
anlardım bende çocukluğumda muharrem ayının geldiğini. Kızı olanın yapması
sevapmış diye duyar ama bir türlü nedenini anlayamazdım. Anneme de ne zaman
sorsam yaşım küçük olduğundan sevapmış işte ne bileyim diyerek geçiştirirdi
beni. Bir sürü soru sorardım; anneannemde yapar mıydı, peki şu teyzenin kızı
yok o niye yapıyor ya da onların da kızı var onlar yapmıyor gibi… Öğrendim ki;
geçmiş zamanlarda evlilik çağına gelmiş kızlar kendilerini göstersinler,
sosyalleşsinler diye anneleri aşure pişirince mahalleliye kapı kapı aşure
dağıtırlarmış. Hani kızımızı görsünler, eşe dosta haber göndersinler de hayırlı
bir izdivaç yapsın diye. İyi ki küçükken öğrenmemişim, cahillik mutluluktur
diye boşuna dememişler J
Bir gece öncesinden başlardı hazırlıklar, aşure zamanı. Bakliyatlar
ıslatılır, kayısılar kuru incirler minik minik kesilir, şişen bakliyatlar ayrı
ayrı haşlanır, kabuklarından ayrılır ve sırasıyla tencereye eklenerek
paylaştıkça çoğalan enfes bir tatlı olurdu, dağıtıma hazır. Beni göreceksiniz,
o zamanlar yazdıklarımdan bihaber ben dağıtacağım diye bir heves beklerdim
annemin kâselere paylaştırmasını. Bir türlü bitmezdi süslemeler. Sonunda
kapıları çala çala dağıtırdım, büyük bir zevkle. Tıpkı, şimdilerde sevgili
kızımın yaptığı gibi…
Bu arada paylaşmadan geçemeyeceğim bir adet daha varmış.
Aşure piştikten sonra kâseye konulan ilk kepçe dağıtılmazmış; evde bolluk
bereket eksik olması diye.
Aşureyi hep çok sevdim, ama büyüdükçe anladım ki ben
küçükken aşure yememişim! Annem çok güzel yapar herkes de onun aşureyi
yapmasını beklerdi. Ama abim ve ben bir aşure yerdik, ona da yenmek denirse. Yok
inciri ayıkla, yok kayısıyı ayır aaa bunda üzüm de mi var. Anlayacağınız mundar
ederdik, canım tatlıyı. Yıllar sonra aklıma düştü, olsa şimdi incirini de yesem
kayısısını da, dedim. İşten çıktığım gibi alış veriş yaptım, girdim mutfağa;
ilk denememdi, heyecanla pişirdim. Ne evliydim, ne de kızım vardı. Hadi canım oradan
dedim. Tabi ki çıkıp mahalleye dağıtmadım J
Koca bir kâseye doldurdum, güzelce süsledim ertesi günü götürdüm işyerine.
Afiyetle paylaştık. O günden beri her sene büyük bir zevkle yapıyor ve
paylaşıyorum. Kocaman yürekli, minik elleriyle bana yardım eden kızımla…
Kabul ediyorum biraz meşakkatli ama her güzel şey uğraş
ister emek ister. Sonunda lezzetli, tatlı, hele bir de paylaşmanın verdiği o
güzel enerji varsa, her şeye değer. İşte bende hemen şimdi çok lezzetli bir
DerinliTatlar Aşure tarifi paylaşacağım sizinle. Nişastasız, içindeki malzemelerin doğallığıyla kıvamını bulan, bir lezzet cümbüşü...
DerinliTatlar Aşure Tarifi
Malzemeler
- 1 su bardağı aşurelik buğday
- ½ su bardağı pirinç
- ½ su bardağı kuru fasulye
- ½ su bardağı nohut
- 1 adet portakal
- 15 su bardağı su
- 2 su bardağı tozşeker (Damak tadınıza göre arttırabilirsiniz)
- 1,5 su bardağı kuru incir
- 1 su bardağı kuru kayısı
- 1 su bardağı tatlı badem
- 1 su bardağı kavrulmuş fındık
- 1 tatlı kaşığı tuz
- ½ su bardağı kuru üzüm
- 2 paket kuşüzümü
- 2 paket dolmalık fıstık
- 2 adet kabuk tarçın
- 1 paket karanfil
Süslemek için:
- Nar taneleri
- Fındık
- Kuş üzümü
- Badem
- Antepfıstığı
- Karanfil
- Susam
- Toz tarçın
- Hindistan Cevizi (Arzu ettiğiniz malzemeleri kullanabilirsiniz.)
- Buğday, nohut, kuru fasulye ve pirinci bir gece önceden ayrı kaplarda ıslatın.
- Ertesi gün buğdayı, pirinci suyuyla birlikte ve iri dilimlenmiş portakal kabuklarını büyükçe bir tencereye alın. Üzerine suyu ekleyip buğday yumuşayıncaya kadar orta ateşte ara sıra karıştırarak pişirin. (İsterseniz portakal kabuklarını küçük küçük keserek ekleyebilirsiniz. Bizim evde sevilmediği için tadı geçmesi için ben iri koyup sonrasında alıyorum.)
- Nohut ve kuru fasulyeyi ayrı ayrı haşlayın.
- Kuru incir ve kuru kayısıları küp doğrayıp ılık suda yumuşatın.
- Bademleri sıcak suda 5 dakika bekletip kabuklarını soyun.
- Buğdaylar çatlamaya başladığında tuzu ilave edin. Nohut, kuru fasulye, portakal suyu ve tozşekeri aşureye ekleyin.
- Ara ara karıştırarak 15 dakika pişirin.
- Kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm, kuş üzümü, badem, karanfil, kabuk tarçın, fındık ve dolmalık fıstıkları ekleyin. 10 dakika daha pişirin.
- Ocaktan alıp 25-30 dakika dinlendirdikten sonra kaselere paylaştırın.
- Üzerini görsel zevkinize ve damak tadınıza göre süsleyerek servis yapın.
Sağlıklı, güzel günlerde keyifle sevgiyle paylaşmanız dileklerimle, afiyet olsun...
0 yorum: